DEVRİMCİLER ÖLMEZ

Asıldılar ama satılmadılar

Asıldılar ama satılmadılar

Deniz cuntacı değil devrimciydi

Deniz’lerin idamının yıldönümü bu sene biraz farklı tartışmalara neden oldu. Her yıl sadece devrimci gruplar içinde yapılan ve basının görmezden geldiği anmaların tersine bu defa televizyonlarda tartışma programları düzenlendi.

Deniz ve devrimci gençlik hakkında konuşanlara bir çift sözümüz var bizim de.

Deniz Gezmiş ve devrimci gençliği değerlendirmek ve bu gençlerin neden böyle bir yola koyulduklarını anlamak, hele hele bunun üzerine teori üretip ahkam kesmek, bu işe kalkışma cesaretini asla bulamamış bir kısım köşe yazarının haddi değildir.

O nedenle bu kısım sahiplerine köpeklik eden gazeteci kırolara susmalarını tavsiye ederiz.

Çünkü Deniz Gezmiş sizin gibi kıro değildi ve sizin gibi kırolara da söz hakkı tanımazdı.

Deniz Gezmiş ve 68 hareketini 9 Mart ve benzeri cunta hareketinin devamı ya da oyuncağı gibi gösterme çabalarına girenlere gelince.

Bu teori biraz yeni dillendirilmeye başlandı. Elbet bir nedeni var...

Bugüne kadar Deniz’lere, vatan haini, komünist, terörist diyip başka bir şey deme ihtiyacı hissetmeyen, Deniz’in ipini çeken savcı Baki Tuğ, bugün Deniz’leri 9 Martçılıkla suçluyor.

İşte burada biraz durup düşünmekte fayda var.

Ne oldu da bugüne kadar terörist olan Deniz birden cuntacı oluverdi?

Bunda düzen sahiplerinin bir kısım oyunu vardır. Deniz’lerin yolunu izleyen, Deniz, Che ve Atatürk’ü bir araya getiren, üstelik “Ordu-Millet elele” anlayışını yeniden sahiplenen bir gençlik ortadadır.

Bu gelişme düzen sahiplerini korkutmaktadır, o nedenle Amerikancılara görev düşmektedir. Gençliğin devrimci mücadelesi cuntacılıkla damgalanacak, böylelikle Deniz’lerin devamı gençlere de cuntacılık suçlaması yöneltilecektir.

Deniz’lerin cunta ile bir ilişkisi olmadığı ise tarihsel olarak ortadadır. 12 Mart faşist cuntası 9 Martçıların üzerine giderken, elinde bundan güzel koz mu olurdu?

Hiçbir mahkemede böyle bir iddiada bulunamadılar çünkü böyle bir olgu ortada yoktu. Nitekim Deniz’ler yargılanmalarından idamlarına geçen süreçte de sadece ve sadece devrimci gençler olarak yargılandılar; herhangi bir cuntanın uzantısı olarak değil..

TÜRKSOLU Deniz'leri Anma Toplantısı
TÜRKSOLU’nun düzenlediği Deniz’leri anma toplantısında Şener Üşümezsoy, Talat Turhan, Ali Özsoy ve Turhan Feyizoğlu konuştular.

Paris Komünü’nü de mi CIA kışkırtmıştı!

Bunun ötesinde komplocu akımın gelişmesi ile birlikte Deniz’ler ve Devrimci Gençlik hareketi üzerine en iğrenç saldırılar da yoğunlaştı.

Bunlar açık açık, Deniz’lerin ve devrimci gençliğin CIA tarafından kullanıldığını ifade ediyorlar. Bunların teorisine göre CIA Türkiye’de sağ-sol çatışması yaratmıştır. Devrimci gençlerin mücadeleleri bu kapsamda değerlendirilmelidir.

Bu komplo teorisinin salaklığı ve hainliğini biraz yakından incelemekte fayda var.

Öncelikle şunu belirtelim sol ve sağ akımlar, toplumsal bir olgu olarak, toplumların ezen ve ezilen olarak ikiye bölünmesi sonucu ortaya çıkarlar. Sol ve sağ çatışması da, bir tarafın ezen diğer tarafınsa ezilen olmasından kaynaklanır.

Sol ve sağın kökeni ise CIA’dan çok öncelere dayanır. Örneğin 1848 yılında Paris Komünü’nde ayaklanan solcuları da mı CIA kışkırtmıştı?

Her işin arkasında ABD ve CIA arayan ajan kafa gençlik hareketini ABD’nin çıkarttığını düşünmektedir.

Oysa 60’lı yılların gençlik hareketini ortaya çıkaran neden ABD’nin azgınlaşan emperyalizmine karşı Vietnam’da, Küba’da, Mısır’da, Angola’da yani üç kıtada birden başlayan silahlı mücadelelerdir.

Tüm dünyada silahlı mücadelenin yaygınlaştığı, hele hele başarıya ulaştığı koşullarda Türkiye’de ve başka ülkelerde de gençlerin silaha yönelmesi doğaldır.

Nitekim ülkemizde de olan sadece ve sadece budur.

CIA sağcıları silahlandırdı solcuları değil

Ancak sol-sağ çatışmasını ABD çıkarttı tezinin daha büyük bir alçaklığı daha var.

O da sağcı katillerle devrimci gençliği aynı kefeye koymak. Fakat bu da tarihi gerçeklerle bağdaşmaz.

Türkiye’de 27 Mayıs öncesinde gençlik ayaklanmıştır ve gençliğin karşısına Menderes’in polisleri çıkarılmıştır.

60’lı yıllarda ise sol hareketin yükselmesi ile birlikte toplumsal gelişme artık toplum polisi ile engellenemeyecek kadar yükselmiştir. Bu noktada ABD solun yükselişini bastırmak için, sağcı, faşist, paramiliter kuvvetleri devreye sokmuştur.

Ülkemizde bu kuvvet önce Komünizmle Mücadele Derneği, sonrasında ise MHP olmuştur.

Ülkemizde bir sol-sağ çatışması olmamıştır. Örneğin Amerikan 6. Filosu’nu protesto için Taksim’de toplanan devrimci gençler silahlı değildir. Ama bunlara saldıran sağcılar silahlıdır.

Devrimci gençlik yükselişi, sağcı silahlı çeteler tarafından bastırılmak istenmiştir. Devrimci gençliğinki ise sadece kendini korumak içindir.

Solcular silahı ABD’lilere ve ABD hedeflerine karşı kullanmıştır. Sağcılarla aradaki fark budur.

O nedenle sağcılar kardeş katilidir ama solcular olsa olsa birkaç Amerikan askerinin katilidir.

Deniz ipe severek yürüdü

Bunun dışında özellikle iki alçaklık türü ön plana çıkıyor.

Birincisi, Deniz dönemini yaşamış bir kısım solcu artığı Deniz’ler için timsah gözyaşları döküp, Deniz bu idamı hak etmedi diyorlar.

Oysa Deniz öyle demiyordu. Deniz, “Ben kendimi 24 yaşında ülkemin bağımsızlığına feda etmekten gurur duyuyorum” diyordu.

Hiçbir zaman idam cezasına karşı çıkmadı, ipe de severek yürüdü.

Çünkü devrimciler için bu mücadelenin iki sonu olabilir, ya iktidar olursunuz ya da idam edilirsiniz...

Ama devrimci artıklar bir üçüncü yol bulmuşlardır. Amerika’nın kucağına oturup hayatta kalmak. Şimdi kendi hayatta kalmalarının makul teorisini yapıyorlar.

Ama bunu kimse yemiyor.

Çünkü birileri ölüp birileri köşe yazılarında insan hakları dilenciliği yaparken, ölenle dilenci arasındaki farkın, asılmış olmakla asılmamış olmak arasındaki nüans değil, satılmış olmakla satılmamış olmak arasındaki uçurum olduğunu biliyoruz.

İkinci alçaklık ise biz kullanıldık diyen köpeklerdir.

Bunlar, açık açık televizyonlara çıkıp CIA bizi kullandı, elimize silah verdi, hepimiz kullanıldık diyebilmektedirler.

Köpekliğin bu boyutuna fazla bir laf denemez.

Be adam, senin eline kim ne verdi bilemeyiz. Ama böyle köpekleşenlere herşeyi verirler elbet.

Ama Deniz eline silahı kendi aldı, bu silahla hiçbir Türk evladına ateş etmedi, değil ateş etmek bu silahı hiçbir Türk evladına doğrultmadı bile.

Devrimci gençliğin silahlı mücadele yolunu seçmiş olması belki yanlış bir yöntem olarak bugün eleştirilebilir ama bunun arkasında CIA’yı aramak ancak sütü bozukların harcıdır.

Siz kullalnılmış olabilirsiniz, CIA sizi devşirmiş ve belli işlerde kullanmış olabilir.

Bunu zaten söylüyorsunuz da.

Bir diyeceğimiz yok buna.

Ama kendi kirli geçmişinizi Deniz’in tertemiz tarihine sıçratmaya kalkmayın.

 
Bugün 2 ziyaretçi (2 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol